21-04-25
İstanbul, Türkiye
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
55.700 m²
” Italo Calvino – Görünmez Kentler
Belediye kavramı, yerel yönetim birimi olarak halkın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hizmet veren bir yapıyı ifade etmektedir. Belediyenin temel işlevi, halkın yaşam kalitesini iyileştirmek, toplumsal düzeni sağlamak ve çeşitli kamu hizmetlerini sunmaktır. Belediyeler, halktan bağımsız bir yapı değildir; aksine, halkın kendisidir. Dolayısıyla, belediyenin her düzeydeki hizmeti, halkın gereksinimlerine uygun şekilde düzenlenmeli, erişilebilir ve şeffaf olmalıdır.
Tasarım kararımızda Kadıköy Belediye Hizmet Binası ve çevresinin günümüzde belediye yapısı ile halk/sokak arasında çizdiği keskin hat/sınır çıkış noktamız oldu. Ağır betonarme duvarlar, görebildiğimiz, ihtiyacımız olan ancak deneyimleyemediğimiz yeşil bir doku… Alanı, yapıyı her deneyimleyişimizde bu keskin sınırın, asli görevi halka hizmet etmek olan ‘belediye’ kavramıyla arasındaki zıtlığı tartıştık. Bu doğrultuda tasarımın çıkış noktası, yapının ve çevresinin halka/kullanıcıya doğası gereği her bir noktasıyla hizmet edebilecek, şeffaf, ulaşılabilir ve insan odaklı bir kurguda olmasıydı.
Kadıköy’ün tarihini, bireylerin bölge deneyimlerini araştırdığımızda, çayır kültürünün hafızalardaki gücüne tanıklık ettik. Bölgede yer alan çayırlar, Kurbağalıdere ile birlikte zamanın sosyal ve kültürel odak noktalarını oluşturmuştur. Bölgede yeşile ulaşmanın kullanıcı için bir ihtiyaç değil, kullanıcının bir normali olduğu o zamanlardan, kentte yeşili aradığımız günlere olan dramatik değişim tasarımda önemli rol oynadı. Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası tasarımı, kentin yitirdiği çayır dokusundan ilham alarak geçmişle bağ kurarken geleceğin kamusal yaşam biçimlerine referans veren esnek, ulaşılabilir, şeffaf bir kurguda şekillendi. Tasarımın her bir noktasıyla kent(liy)e hizmet eden bir sosyal merkez olması hedeflendi.
Kentin çayırdan betona, boşluktan doluya dönüştüğü bu dramatik değişimi kent ölçeğinde inceledik. Kentin günümüzdeki dokusunu zemin katta sürdürerek bu dramatik değişimin iki uç noktasını da yapıda hissettirmeyi hedefledik. Bu doğrultuda zemin katta konumlandırdığımız parçalı birimleri şeffaf, geçirgen koridorlar ile birbirine ve çayıra bağlayarak, kullanıcının yapının her noktasından çayıra ulaşmasını/deneyimlemesini hedefledik. Merkezinde bulunan iç avlusu ile her birim ile görsel iletişimin kurulması, dolayısıyla böyle yoğun programlı bir yapıda, yapının kendisininde hem kullanıcılar hem de ziyaretçiler için bir yönlendirici ve kapsayıcı rolü üstlenmesine özen gösterilmiştir. Üst kotlarda sade ve dairesel bir formu benimsenerek mekânsal devamlılık ve kurumsal bütünlük sağlanmış, avluyu çerçeveleyen koridorlar ile birimler arasındaki sürekli / kesintisiz sirkülasyon tanımlanmıştır. Çalışanlar için, konumlandırılan balkonlar ile yapının her kotunda doğal ışık ve yeşil/çayır ile kolayca buluşabilecekleri verimli çalışma mekanları oluşturulmuştur. Yapının zemin kat birimlerinin üzerinde belediye çalışanlarının kullanabileceği çayırın binanın kotlarına yayıldığı bir yeşil teras konumlandırdık.
Belediyenin halkla ilk etkileşim alanı olan, yoğun kent dokusu içinde nefes alan bir boşluk olarak önerilen peyzaj, kamusal belleğin bir taşıyıcısı olarak tasarımda kent(liy)e sunulan bir ÇAYIR olarak konumlanmaktadır. Ve bu çayırın atölyeler, sosyal etkinlikler ve kültürel işlevlerle zenginleştirilerek yapı ve çevresinin 7/24 yaşayan bir merkez olması amaçlanmıştır.
\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\
Konsept, Ulusal Yarışma